HackeR FrienD.Net
Festyval'e Hoşgeldin!
okulhayati
ÇOK SORU DEĞİL, ANLAYINCAYA KADAR SORU ÇÖZ *Günde kaç saat çalışmalıyım, kaç soru çözmeliyim? Her öğrencinin eğitim altyapısı, yeteneği, algılama düzeyi, çalışma alışkanlıkları, kullanabileceği serbest zaman aralığı birbirinden oldukça farklıdır.Bu kadar farklılığın olduğu bir durumda her öğrenci için geçerli tek tip bir çalışmanın ortaya konması mümkün değildir. Eğitimcilerin çoklukla yaptığı hata, bu çeşitliliği görmezden gelerek, herkes için aynı tavsiyelerde bulunmaktır. Her öğrenci için aynı sayıda soru çözmeyi ya da aynı süre ders çalışmayı tavsiye etmek, herkesin aynı beden elbise giyebilceğini iddia etmek kadar hatalıdır. Bu bakış açısıyla yapılacak uygulama kimi öğrenciyi eksik bırakırken, kimi öğrenciyi de gereksiz yere yormaktadır. *Bir konu için, yerine göre, 50 soru fazla gelebildiği gibi, başka bir konu için 150 soru az gelebilir. Bir konunun öğrenilmesinde, çalışma süresi ve soru bakımından kesin sınırlar çizmek yerine, o konunun anlaşılmış olması şartı aranmalıdır. Bu şartı yerine getiren süre yarım saat veya 50 soru olabilir (konu içerik olarak basit ve kolay anlaşılır düzeyde olabilir); ama bunun yanında 3-4 saat çalışmayı veya 150 soru çözmeyi de gerektirebilir (konu geniş kapsamlı ve anlaşılması zor olabilir). Her konuyu eşit süre harcayarak anlamayı beklemek veya aynı sayıda soru çözmeyle konuya hakim olacağını zannetmek akla uygun değildir. Burada ölçü, konunun yapısı ve anlaşılabilirliği olmalıdır. Kısaca, eğer konuyla ilgili sorular rahatlıkla çözülebiliyorsa illaki belli bir sayıda soru çözmek gereksizdir; başka derslere daha çok zaman ayrılmalıdır. Yok eğer konu anlaşılmadı ise, çözüme devam edilmeli 'şu kadar soru çözecektim ve de çözdüm o zaman yeterli' mantığı devre dışı bırakılmalıdır. **Hangi tür sorular çözmeliyim? Soru çözmeye başlarken, mutlaka basit sorulardan başlayınız. Konunun ana hatları basit sorularda gizlidir. Bazı öğrenciler, basit soruları çözmenin sadece zaman kaybı olduğunu düşünürler. Bu büyük bir yanılgıdır; eğer OKS ve ÖSS sorularını incelerseniz , çok kısa sürede çözülebilen basit düzeyli çok sayıda sorunun bulunduğunu görürsünüz. 'Zor soruyu çözen kolayı elbette çözer; o halde ben hep zor olanı çözeyim' mantığı bir çok öğrencinin yanılgısıdır. Eğer 5000 metre koşacaksan niçin maraton alıştırmalarıyla hazırlanıyorsun? **Basit sorulardan kastedilen nedir? Basit soru dediğimiz soru tiplemesi; konunun tanımını ve amacını ifade eden sorulardır. Örneğin; Kimyada ısı konusunda, dereceler arası çevirmeleri işlediniz. Bu çevirilerde kullanılan oran orantı nasıl birbirine eşitlendi anladınız.Evde tekrar ettiniz, ve sıra soru çözemeye geldi. Öncelikle 3-4 tane basit çeviri sorusu yaparak işlemi zihninize yerleştiriniz. Sonra bu konuyla ilgili ÖSS'de çıkmış soru tiplerine bakınız. ÖSS'de çıkan sorulara benzer nitelikteki test, deneme sorularını özellikle çözünüz ve bu sorularda hata yapıyorsanız öğretmeninizle soruyu tartışınız. **Yapamadığım sorularda ne yapmalıyım? Bir soruyu veya bir testi çözmekte zorlanıyorsanız, bu sorunun niteliğine bakınız. Eğer soru, ÖSS'de benzerleri olan ve konunun temelini sorgulayan bir soru ise bu sorunun çözümünü mutlaka elde ediniz ya da öğretmeninizle soruyu tartışınız. Eğer soru, ÖSS niteliğinden uzak ise çok da önem vermeyin. **Bir oturumda kaç soru çözmeliyim? Bu sorunun cevabı, yine kişisel olarak ele alınmalıdır. Bir oturum bir test çözümünden daha kısa olmamalıdır; 1,5 saati de aşmamalıdır (Deneme sınavı uygulamaları hariç). Fakat uzun süreli çalışmayla ancak konsantrasyonu sağlayabilen öğrenciler için 1.5 saatlik sınırlandırma kullanılmayabilir. Unutmayın aynı kilodaki iki insandan birisi 1 kap yemekle doyarken, diğeri için iki kap yemek gerekebilmektedir. Bu farklılık, etkin öğrenme süreci için de geçerlidir.
Verimli ve etkin öğrenmenin son basamağını soru çözme oluşturur. Soru çözme, öğrenmenin gerçekleşme düzeyinden çok öğrenmenin pratiğe dönüştürülmesiyle ilgilidir. Öğrenilmemiş ya da eksik öğrenilmiş bir konuyla ilgili yapılan soru çözme faaliyetleri anlamsızdır.
Okul Hayatı Bitince hayat Okulu Başlar!
Okul hayatında, "hayat bilgisi" dersi gördüğümüz halde, hayat okulunda ezberimiz neden karışıyor? Çünkü okullar bizi hayata değil, sınavlara hazırlıyor. Bu yüzden okul hayatı ile hayat okulu arasındaki farklardan yaşam şaşkını oluyoruz.
Okul hayatı ile hayat okulu arasındaki 7 fark: 1- Okul hayatında sınavlar, önceden haber verilerek yapılır ve notumuz yüzümüze söylenirdi. Oysa hayat okulunda insanlar bizi habersizce "sınava çekiyor" ve ve yargılarını genellikle içlerinde tutuyorlar. 2- Okul hayatında anlatılmayan konudan soru sorulmazdı, hayat okulunda soru çıkabilecek her konuyu bilmeniz bekleniyor. 3- Okul hayatında notunuz "objektif" rakamlarla karnemize yazılırdı. Oysa hayat okulunda, "subjektif kanaatlerle" "notumuz" veriliyor. 4- Okul hayatında soruların tek doğru cevabı vardı. Hayat okulunda kişiye göre değişen doğru cevapları bilmeniz gerekiyor. 5- Oku lhayatında bulunduğumuz sınıftan daha aşağıya düşmezdik. Hayat okulunda "sınıftan düşmek" mümkün! 6- Okul hayatında önce dersimizi öğrenir sonra sınava girerdik. Hayat okulundaönce sınavca çekilip sonra "dersimizi alıyoruz." 7- Okul hayatında tek dersten sınıfta kalanlara "bir ek sınav hakkı" daha verilirdi. Hayat okulunda bir fırsatı kaçırıp son vagona atlayamayanlar için "tek fırsat hakkı yok". Farklar böyle sıralanıp gidiyor. Kullanma kılavuzunu yanımıza almadan hayata geliyoruz. Nasıl yaşayacağımızı yaşarken öğreniyoruz. Yaşamak istediğimiz hayat, yaşadığımız hayat ve yaşamamız istenen hayat hayatın iç açılarının toplamından "ortaya karışık" bir hayat çıkarıyoruz kendimize. |
Ders Programı Hazırlamada Temel İlkeler. 1- Öğrenci, mutlaka düzenli ve yeterli bir uyku düzeni kurmalıdır (bu konuyla ilgili oldukça fazla açıklama yaptığımız için bu konuyu detaylandırmayacağız). Uykudan çalınan zaman bir kazanç olarak görülmemelidir. A-Dershaneye Giden Okul Öğrencilerine Yönelik Olarak: En çok zaman sıkıntısı çeken öğrenciler bu gruptandır. Okul ve dershane, haftanın bütün günlerini doldurmaktadır. Bu gruptaki öğrenciler, günlük tekrarlara en fazla önem vermesi gereken öğrencilerdir. Çünkü, zamanla unutulan bilgiler daha fazla çalışma gerektirmekte ve öğrenci bocalamaktadır. B-Dershaneye Gitmeyen Okul Öğrencilerine Yönelik Olarak: Bu gruptaki öğrenciler, sınava yönelik bir öğretici yardımı almadıkları için, sınav çalışmalarında çok zorlanırlar. Bu grup öğrenciler, okul derslerini günlük çalışmaya dikkat etmenin yanında, programlarına mutlaka sınava yönelik konu çalışmalarını da eklemelidirler. Konu çalışmalarında zorlandıkları ve anlamadıkları yerleri bir şekilde danışmalıdırlar. Eksik veya anlaşılmayan bilginin, sınavda ciddi sıkıntılar doğuracağı unutulmamalıdır. C-Dershaneye Giden Mezun Öğrencilere Yönelik Olarak: Mezun durumundaki öğrenciler, okul olmadığı için, zaman sıkıntısı çekmezler. Bu durumu bir üstünlük haline getirmeleri onların elindedir. Temel ilkelere dikkat etmek bu grup için yeterlidir. Her Pazar bir deneme sınavı çözmenin getireceği fayda uykuya feda edilmemelidir. D-Dershaneye Gitmeyen Mezun Öğrencilere Yönelik Olarak: Dershaneye gitmeyen okul öğrencilerinin sınavla ilgili çektiği sıkıntı bu grup için de geçerlidir. Bu gruptaki öğrenciler, günlük konu çalışma planı yapmak ve takıldıkları noktalarda bir şekilde yardımcı olacak öğreticiler bulmalıdırlar. Özellikle sayısal derslerin anlaşılmasında bu bir zorunluluktur. Bu gruptaki öğrenciler, eğer bir işyerinde çalışıyorlarsa akşamlarını, başka bir sorumlulukları yoksa günün tamamını planlayarak kullanmalıdırlar |